Dipnot

Üreticilerin Bayilerine Kulak Vermeleri Şart

12 Kasım 2020

Mart ayından bu yana ana gündem maddemizi oluşturan koronavirüs salgını uzunca bir süre daha hayatlarımızdan çıkacak gibi görünmüyor. Ekim ayında yeniden pik yapmaya başlayan salgın birçok ülkede yeni yasakların getirilmesine neden oldu. Bir yandan pandemi süreciyle birlikte ekonominin büyük yaralar aldığı, hem çalışan hem işveren açısından zorlu bir sürece neden olduğu yadsınamaz. Yasaklar ve kısıtlamalarla geçirilen 3 ay birçok sektör için zorlayıcı ve sınayıcı oldu. Öz sermayesi yüksek olan ve mali planlarını kriz riskini göz önünde bulundurarak yapan şirketler hayatta kalırken, iflas eden şirketlerin sayısı da azımsanmayacak seviyelere ulaştı.

Artan döviz kurları maliyetlerde ciddi artışlara sebep oldu
Pandemi öncesinde de ülke ekonomimizde yaşanan çalkantılar ve yükselişini sürdüren döviz kurları nedeniyle birçok sektör zor süreçlerden geçmekteydi. Üzerine bir de pandeminin gelmesi yaraların derinleşmesine neden oldu. Ham madde ve ara mamullerde dışarıya bağımlı olan birçok sektör mevcut. Artan döviz kurları maliyetlerde ciddi artışlara sebep oldu ve bu artışlar elbette pazara yansıyarak vatandaşın birçok yeni zamla karşılaşmasına yol açtı. Ekonomilerin bu kadar global hale geldiği, üretimlerde ham maddenin birçok farklı ülkeden temin edildiği günümüzde döviz kurlarının Türk lirası kullanan halkımızı etkilememesi elbette mümkün olmayacaktır.

Küçük işletmeler dezavantajlı duruma düştü
Salgın sürecinin etkilediği bir başka konu da stoklar oldu. Pandemi nedeniyle getirilen kısıtlamalar üretimlerin yavaşlamasına, teslim sürelerinin gecikmesine nihayetinde de stoklarda azalmalara neden oldu. İthal ürünlerde bu sıkıntılara bir de gümrükte meydana gelen aksamalar eklenince yüksek stoklarla çalışmayan küçük işletmeler dezavantajlı duruma düştü.

Bayiler için yeni bir rakip daha yaratılmış oldu
Bayilerimizin bu süreçteki en büyük sorunlarından biri de normal şartlarda yalnızca bayiler kanalıyla satılan ürünlerin gıda marketlerde de satılmaya başlanması oldu. Mağaza maliyetleri her geçen gün artarken internetten daha uyguna satılan ürünlerle rekabet etmek zorunda kalan bayiler için yeni bir rakip daha yaratılmış oldu. Üreticilerin bu konuda bayilerine kulak vermeleri ve ortak bir çözüm üretmek adına masaya oturmaları şart. Geçtiğimiz bu zorlu süreçte iki tarafın da birbirinin desteğine ihtiyacı var. Bugüne kadar omuz omuza büyüyen üretici ve bayilerin bugün böylesi bir konuda ayrılığa düşmeleri uzun vadede sektörün de zarar görmesine yol açacaktır.

Aynı sorunun bir benzeri internet satışlarındaki denetimsizlikler nedeniyle de yaşanıyor. Büyük metrekareli mağazalarla hizmet vermek durumunda kalan bayiler, showroomlarını albenili hale getirmek ve iyi satış elemanlarıyla çalışabilmek adına ciddi maliyetleri göze alarak çalışıyorlar. Oysa ki internet kanalında bambaşka bir tablo mevcut. Ufak bir ofis tutarak şirket kuran birçok kişi ürünü dahi görmeden sadece aracı görevi görerek satış yapabiliyor ve maliyetlerinin düşük oluşu nedeniyle mağazalara kıyasla ürünü daha uygun fiyata satarak rekabet avantajı sağlayabiliyor. Burada süreçlerin denetlenmesi için birçok kuruma önemli görevler düşüyor ancak tüketicilerin de alım yaparken dikkatli olmaları gerekiyor. Satın alma sonrası üründe yaşanabilecek sorunları göz önünde tutarak tedarikçi firmanın bu sorunlar esnasında kendilerine destek olup olmayacağını iyi analiz etmeleri şart.

Üreticilerin de satış kanallarında dengeyi sağlamak için çeşitli düzenlemeler getirmeleri gerekiyor. Bugüne kadar en önemli iş ortakları olarak var olmuş olan bayilerinin hayatta kalabilmeleri ve birlikte büyümeye devam edebilmeleri için çözüm yolları geliştirilmesi önemli bir gereklilik.

Üretimi güçlendirmemiz şart
İstihdamda meydana gelen azalmalar da koronavirüsün başka bir götürüsü oldu. Mevcut durumda kısa çalışma ödeneğinden yararlanan şirketlerin çalışanlarını işten çıkarmaları yasal olarak mümkün değil ancak kısa çalışma ödeneği bittiğinde birçok işverenin çalışan sayısını azaltma riskiyle karşı karşıyayız. İstihdamı artırmak ve döviz kurlarından mümkün olduğunca az etkilenebilmek adına üretimi güçlendirmemiz şart. Şu an ülke olarak en önemli avantajımız Çin’den uzaklaşmak isteyen ülkeler açısından yeni tercih olma ihtimalimizin yüksek olması. Bu durumun gerçekleşebilmesi için de üretim kapasitelerimizin talebi karşılayabilecek ölçeklere ulaşması gerekiyor. Bu konuyla ilgili adımları bir an önce atarak tedarik zincirindeki yerimizi sağlamlaştırmalıyız.

Evden çalışma sisteminin eskiye oranla daha fazla tercih edileceği tahmin ediliyor
3 aylık kapanma sürecinde birçok sektör evden çalışma yöntemini tercih etti ve birçoğu da hali hazırda bu yöntemle çalışmayı sürdürüyor. Bu şekilde hem trafiğe ve kalabalığa karışan kişi sayısı azaltılarak virüsün yayılmasının önüne geçilebildi hem de çalışanların kendilerini güvende hissetmeleri  sağlanarak iş verimliliğinde önemli artışlar sağlandı. Evden çalışma sisteminin birçok şirket için ekonomik açıdan da önemli avantajlar sağladığı ve iş süreçlerinin devamlılığı açısından bir engel teşkil etmediği de deneyimlenerek öğrenilmiş oldu. Pandemi süreci sona erdikten sonra da evden çalışma sisteminin eskiye oranla daha fazla tercih edileceği tahmin ediliyor. Tahminlerin gerçekleşmesi, çalışanların yaşam kalitelerinin artması ve trafik sorununun azalması açısından da oldukça faydalı olacaktır.

YAZI HAKKINDA YORUMLAR
TİMDER Kurucu Üyesidir.