Memleket Gibiyiz

18 Nisan 2024 Perşembe

Diğer Köşe Yazıları

Günlük yaşamın karmaşası içinde sık sık kullandığımız ve küçük bir selamlaşma ritüeli olarak kabul ettiğimiz “nasılsınız?” sorusu artık eskisi gibi basit cevaplarla geçiştirilemiyor. Çok da uzak olmayan eski günlerde bu soruya; iyiyim, çok şükür, hamdolsun, bundan daha iyi günlerimiz de olmuştu gibi pozitif sayılabilecek cevaplar verir, güncel sosyal konulara veya iş görüşmesindeysek işle ilgili konulara geçiş yapardık. Genellikle aile, iş, futbol ve gündelik ekonomi konuları ekseninde geçen bu konuşmalardan keyif alır, gündelik hayatın rutin akışından biraz uzaklaşmış olduğumuz için de sonrasında yaptığımız işe artan bir motivasyonla dönerdik. Son günlerde ise yaşadığımız dönemin zorluğundan ve duygularımızın karışık bir hal almış olmasından dolayı bu soruyu yanıtlamakta zorlanıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Ankara’da taksiye bindiğimde sorduğum “araca binenlerin psikolojisi nasıl?” sorusuna aldığım “insanlar mutsuz” cevabı, ülkemizdeki genel atmosferin bir yansımasıydı ve insanların içinde bulunduğu duygusal durumu net bir şekilde ortaya koyuyordu. Barselona tatilinden dönen büyük oğlum Can’ın bölge insanıyla ilgili ilk tespiti de oldukça dikkat çekiciydi. Kendisi, insanların genel olarak mutlu ve sakin olduğunu gözlemlemişti. Ancak arkadaşım Can’ın İtalya’da tıp okuyan kızı Zeynep’in İstanbul’a dönüşte yaptığı Bağdat Caddesi’nde dahi insanların mutsuz olduğu yönündeki tespiti beni oldukça düşündürdü.

Dönemin getirdiği zorluklarla ve duygusal gelgitlerle başa çıkmak için her birimiz kendi içimizde bir mücadele veriyoruz. Ancak, bu sorunları tespit edebilecek bir bilim insanı ya da hepsine çözüm üretebilecek liyakatli bir bürokrat değilim. Sadece yaşadıklarımızı anlamaya ve ifade etmeye çalışan sıradan bir insanım. Bu nedenle, artık “nasılsınız?” sorusuna verdiğim cevap da değişti. Çevremle yaptığım sohbetlerde ve toplantılarda, duygularımı paylaştığımda sık sık duyduğum bir cevap var: “Memleket gibiyiz.” Bu kısa ve öz ifade, aslında içinde bulunduğumuz durumu tam olarak özetliyor, birçok insanın yaşadığı karmaşık duyguları ve içsel çatışmaları kısaca ifade ediyor. Bu nedenle, artık “nasılsınız?” sorusuna bu cevabı vermeye başladım. Bu ifade, barındırdığım karmaşık duyguları ifade etmenin bir yolu olduğu kadar, karşımdaki kişiyle ortak paydada buluşacağımdan, anlaşılacağımdan emin olduğum bir ifade oldu.

Gerek sosyal gerek iş çevremizle yaptığımız sohbet ve toplantıların ikinci sorusu ise elbette “işler nasıl?” Geçmiş dönemde olsa bu soruya “yuvarlanıp gidiyoruz, Allah bu günlerimizi aratmasın, işlerimiz iyi, büyümeye devam ediyoruz” gibi yanıtlar verir yatırımlarımızı anlatarak uzun uzun sohbet ederdik.  Oysaki bu günlerde işler nasıl sorusuna yanıt vermekte zorlanıyoruz. İşler belki var hatta belki büyüme bile var ancak bu büyüme öz sermaye kârlılığına yansımıyor. Bir zamanlar yatırımlarımızdan örneklerle dolu uzun konuşmalar yaparken, şimdi işlerin istikrarı ve kârlılığı konusunda endişelerimiz var. Belki iş yapıyoruz ancak kazancımızın artık eskisi gibi olmadığını görüyoruz. Büyük, küçük bütün işletmelerin üzerinde ağır bir endişe yükü var, yarına dair belirsizliklerimiz azalmadıkça “iyiyiz” cevabını vermemiz zor görünüyor.

Mevcut durum karamsarlık yaratıyor olsa da yaşama sevincimiz ve gelişmekte olan ülke ekonomimizle bu günleri birçok ülkeden daha hızlı atlatacağımıza inanıyor, yüzümüzün hep gülmesini diliyorum.

HABER HAKKINDA YORUMLAR
TİMDER Kurucu Üyesidir.