23 Haziran 2020
Dünyada iş modelleri çok hızlı şekilde değişmekte, bizleri bu değişime zorlayan faktörlerin sayısı da giderek artmaktadır. Teknolojinin getirdiği kolaylıklar, müşteri davranışlarındaki farklılaşma, globalleşme derken; birkaç ay önce aklımızın ucuna gelmeyecek Koronavirüs adlı bir mikroskobik enfeksiyon etkeni, değişimin ne kadar hızlı ve kökten olabileceğini bizlere çok dramatik bir şekilde gösterdi. İş hayatındaki birçok sözleşmede mücbir sebep olarak adlandırılan, göz önüne alınması ve ortadan kaldırılması mümkün olmadığı için eskiden üzerinde hiç durulmayan bir madde, tüm işletmelerin tek gündemi oldu.
Günümüzde işletmeler değil, işletmelerin içinde bulundukları tedarik zincirleri rekabet etmektedir. Bu zincir yönetilirken tedarikçi, üretici, bayi ve müşteri gibi tüm halkaların sağlam olması istenir; zayıf halka diğer halkalar tarafından iş birlikçi bir yaklaşımla desteklenir. Ancak bugün yaşadığımız salgın felaketi tüm halkaları derin bir şekilde etkilemiştir. Şu an için herkes geçici önlemler alarak krizi yönetmeye çalışsa da belirsizlikler çok fazladır. Umuyoruz ki üstün bir gayret ve fedakarlıkla çalışan tıp dünyası, makul bir süre içinde salgınla mücadelede başarılı sonuçlar elde edecektir. Buna katkı sağlamak adına evlerine kapanmış bizler ve birçok sektörün rölantide çalışan tedarik zincirleri de geçmişte olduğu gibi tekrar işlemeye başlayacaktır. Ancak iş yapma şekillerinde geçmişten çok farklı yaklaşımlar geliştirileceği de bugünden görünmektedir.
Bu yazı iki ay önce yazılmış olsaydı, üzerinde durulacak konular; üretici, bayi ve müşteri zincirinde malzeme temin yaklaşımları, stok seviyelerinin optimizasyonu, toptan, perakende ve kurumsal satış kanalları, e-ticaretin bu kanallar üzerinde nasıl etkiler ve fırsatlar yaratabileceği gibi konular olacaktı. Bu başlıkların ortak noktası, hepsinin belirsizlik içeriyor olmasıdır. Bir bayinin ya da üreticinin bulunduracağı stok, bir sonraki dönemin talebini ne kadar netleştirebildiğine bağlı olarak değişecektir. Satış kanallarının yapılanması ise müşteri tip ve beklentilerindeki değişikliklere göre şekillenecektir. Ürün ve malzemelerin hangi bölgelerden tedarik edildiği, müşterilerin nasıl bir coğrafyada dağıldığı, sipariş sıklığı ve büyüklüğü, teslim sürelerindeki hızın ne kadar önemli olduğu vb. dinamikler satış dağıtım kanallarının yapısını netleştirecektir.
Bunlara ek olarak, daha önce hiç tecrübe etmeyen bireylerin bile bugünlerde yoğun şekilde kullanmaya başladığı e-ticaret, hem belirsizlikle mücadelede faydalı olmakta hem de kendisi bir belirsizlik oluşturmaktadır. İnşaat malzemeleri sektörü de dahil birçok sektörde müşteri profili değişmektedir. Sosyal medya kanallarının yoğunluğu ve kullanım oranı hızla artmakta ve teknoloji, hayatımıza daha fazla girmektedir. Bu kanalların satış amaçlı kullanılması, üreticilerin sadece bayiler üzerinden değil çevrim içi olarak da satış yapmasına olanak tanımış ve çoklu kanal olarak ifade edilen bir pazarlama ortamı oluşmuştur. Tedarik zinciri yönetiminin en önemli amacı, son müşteriyi memnun edebilmek için zincirin iş birliği içinde çalışmasıdır. Bu sebeple çoklu kanalın da ötesine geçilerek omni kanal pazarlama kavramı ortaya çıkmıştır.
Omni kanal kabaca, müşterinin ürünümüzü tercih etmesi için kanallar arasında hiç sorun yaşamadan istediği gibi geçiş yapabilmesi durumudur. Örneğin müşterilerin, ürünü web sitelerinden araştırıp, bir bayiye giderek inceleyip, sonrasında sosyal medyada daha detaylı araştırıp, en sonunda bayiden veya e-ticaret yoluyla alması sürecini zincirin tüm üyeleri teşvik eder. Çünkü ürün satışı gerçekleştiğinde zincir halkalarının tamamı fayda sağlamaktadır. Büyük bir yapı marketin hem şubeleri üzerinden hem de e-ticaret yoluyla satış yapması, çevrim içi deneyimle alınan bir ürünün bayiden teslim alınması ya da ters bir durum oluştuğunda yine bayiye teslim edilebilmesi gibi geçişler müşteriler tarafından tercih edilmektedir. Büyük zincirlerin bunu kendi içinde yaptığını görmekteyiz. Daha küçük boyutlu bayilerin de kümelenme mantığıyla birlikte hareket ederek müşterilerine bu tür imkanları sunabiliyor olması gerekir. Değişen ticaret yapısı bu yöntemlerin kullanımını zorunlu hale getirmektedir. Elektronik ortamda müşteriler aradıkları ürün ve hizmete çok rahat bir şekilde ulaşarak direkt temin edebilmekte ve aracılık hizmeti veren işletmeleri devre dışı bırakmaktadır. Uzun vadede bayilik sisteminin büyük oranda şekil değiştireceğini ve bayilerin de ancak birlikte hareket ederek var olmaya devam edebileceğini şimdiden söyleyebiliriz.
Şu anda net olarak göremediğimiz ama salgın günlerinde iş yaparken ön görmeye başladığımız başka değişimler de kısa zamanda uygulanmaya başlanacaktır. Bunlara da biraz değinecek olursak; satın almadan imalata ve depolamadan dağıtıma kadar birçok fonksiyon içindeki saha ve ofis çalışma şekilleri değişecektir. Tedarikçi veya müşterilerle fiziksel toplantılardan kaçınılıp, e-konferanslar daha fazla tercih edilecektir. Zorunlu durumlarda sosyal mesafe kuralları uygulanacak, el sıkışmadan vazgeçilecektir. Uzaktan çalışma tercih edilerek buna uygun dijital ortamlar geliştirilecektir. Ofis ve imalat ortamlarında oturma ve çalışma mesafeleri artırılacak, giriş ve çıkışlarda parmak izi yerine temassız kartlar kullanılacaktır. Mola saatleri çeşitlendirilerek büyük grupların bir araya gelmesi engellenecek, kantin ve kahve makineleri sayısı artırılarak kişiler dağınık halde tutulacaktır. Diz üstü bilgisayar, telefon ve masa üstleri günde bir iki defa dezenfekte edilecek, bina giriş çıkışları ve yemekhane kuyrukları için yerlere çizgiler çizilerek mesafe kuralları getirilecektir.
Sonuç olarak tedarik zincirlerinin kırılmaması ve krizler karşısında daha dirençli olabilmesi için daha fazla çaba harcanması gerektiği açıktır. Devletlerin getireceği yeni kurallar ile birlikte sektörlerin de kendi içlerinde kendilerine has tedbirleri alması ve daha öngörülü olması gerekmektedir. Türkiye’de afet deyince bugüne kadar sadece deprem aklımıza gelmekteydi. Deprem çok büyük bir felaket olmakla birlikte etkisi belirli bir bölgede görülmektedir. Birçok sektör için yaraları sarmak görece daha kolaydır. Bu salgın afeti ile tedarik zincirinin tamamının etkilenerek tüm sistemin bir anlamda felç olmasının ne olduğunu anladık. Bu sebeple, stratejik kararlardan günlük operasyonel faaliyetlere kadar doğru bildiğimiz yaklaşımları tekrar gözden geçirerek direnci ve çevikliği daha yüksek zincirler kuracağız.