Pazarlamanın Kimyası

Covid-19 Sonrası Yeni Pazarlama Paradigması ve Değişen Tüketici Davranışları

23 Haziran 2020

Aralık 2019’da Çin’den başlayarak tüm dünyaya yayılan ve pandemiye dönüşen koronavirüs salgınının yayılma hızını azaltmak için alınan önlemlerin ardından, merkezinde müşterilerin yaşadığı içinde ekonomi, devlet düzenlemeleri, sosyal tutumlar ve güncel sorunların olduğu pazarlama dünyası farklı bir gelişim sürecine girmiştir. Pandeminin en çok etkilediği alanların başında ekonomilerin geldiğini ve üretimin nihai amacının tüketim olduğunu düşünerek, bu kritik süreci doğru pazarlama stratejileriyle atlatabileceğimizi asla unutmamalıyız.

İçinde yaşadığımız olağanüstü dönemde sadece pazarlama faaliyetlerini değil, tüm işletmeyi etkileyen pazarlama kararları, hangi ürün ve hizmetlere ihtiyaç olduğunu belirleyerek işletmenin stratejik kararlarında son derece yönlendirici olmaktadır. Özellikle bugün olduğu gibi dünyanın bir daha eskisi gibi olmayacağı bir aşamadan geçerken, ekonomik, sosyo-kültürel ve toplumsal alandaki gelişmeler, teknolojinin de etkisiyle pazarlama faaliyetlerini şekillendiren iş yapış tarzlarımızda radikal değişimleri beraberinde getirmektedir. Ekonomilerin tarihi seviyelerde daraldığı ve Covid-19’a karşı Pandemi Yönetim Sistemi’nin geliştirildiği yeni tip iş dünyasında, bir yönetim felsefesi olarak işletme amaç, hedef ve kararlarının temelini oluşturan pazarlama, sıkıntılı bir dönemi fırsata dönüştürmek için imkân yaratmaktadır.

Salgın sonrası nasıl bir küresel ekonomi, iş ve pazarlama dünyası ile karşı karşıya gelinebileceği sorusu ekonomi ve bilim çevrelerinde yanıtı en çok merak edilen soruların başında gelmektedir. Covid-19 kriziyle sosyal mesafe uygulaması iş yerlerini kapatmaya başlayınca ve tedarik zincirlerinin kırılmasıyla ortaya çıkan arz ve talep yetersizliğinden meydana gelen zor durumu çözmede, pazarlama stratejileri anahtar bir görevi yerine getirecektir. Ekonomilerin çok kırılgan olduğu bu evrede patlak veren koronavirüs salgını, etkilerini üretimde, tüketimde ve işsizlikte birkaç haftada göstererek, dünya ekonomisinin bugüne kadar karşılaştığı ekonomik krizlerden farklı olarak, tarihin en sert yavaşlamalarından birini insanlığa yaşatmaktadır.

Davranışsal iktisat anlayışı, psikoloji biliminin de kazanımlarıyla işletmelere koronavirüs salgınını ekonomik olarak yenmelerinde, oldukça yol gösterici olacaktır. 
Ana akım iktisat olarak adlandırılan Klasik İktisat, Neoklasik İktisat ve Keynesyen İktisat bugün yaşadığımız koronavirüs salgınının yarattığı ekonomik şok ortamını tek başına açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Dijital teknolojilerin çözümlemeye çalıştığı içinde bulunduğumuz kriz ortamında, pazarın davranışlarını inceleyen bir bilim olan pazarlama yaklaşımıyla tüketici davranışlarının önceden bilinmesi kaçınılmaz olmaktadır. Bu bağlamda; davranışsal iktisat anlayışı, psikoloji biliminin de kazanımlarıyla işletmelere koronavirüs salgınını ekonomik olarak yenmelerinde, oldukça yol gösterici olacaktır. Bugün birçok ülkenin salgın yüzünden oluşan ekonomik zararı azaltmak adına açıkladıkları önlem paketlerini anlamak için, kamu politikalarında davranışsal ekonomi uygulamaları yaşadığımız zor günleri aşmada güçlü bir içerik sağlayacaktır. Aynı zamanda ekonomik krizin üstesinden gelmek üzere, değişen tüketici davranışlarını anlamak ve bireylerin satın alma kararlarını etkileyen sosyoekonomik değişimleri yorumlayabilmek, güçlü bir davranışsal ekonomi birikimiyle olabilecektir.

Koronavirüs (Covid-19) salgını ile birlikte dünya hızlı ve sıkıntılı bir değişim sürecinden geçiyor. Davranışsal iktisat parametreleriyle makroekonomik durum değiştiğinde, tüketicilerin davranışları da değişiyor ve bu da pazarlamanın değişmesine neden oluyor. Giyilebilir teknolojiler, artırılmış gerçeklik, her şeyin interneti, sentetik insan ve deri altına yerleştirilen teknolojiler, sanal para, hatta tuvalet kullanım alışkanlığınızın verisini tutan klozet türünde örnekler, post pandemi döneminde gündelik hayatımızda daha sık göreceğimiz yenilikler olacak. Makineleri birbirine bağlayan “nesnelerin internetini” konuştuğumuz bir gündemde, pandemi sonrasında insanları birbirine ve belli merkezlere bağlayan “insanların internetinin” hayatımızın yeni standartları haline gelmesi hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.

Sonuç olarak, küresel ekonomide pandemi ile beraber yaşananların toplumsal yaşamdaki olası etkilerini iyi analiz ederek, gerçekçi ve doğru politikaları hayata geçirmek, ekonomi ve pazarlama yönetimlerinin bundan sonraki bir numaralı öncelikleri olacaktır. Bunları başarabilen ekonomiler ve işletmeler ilerleyen yıllarda post pandemik dönemde küresel ekonomideki ağırlıklarını kayda değer oranlarda artıracaklardır. Dünyanın geleneksel bilgeliğini tersine çeviren nörofinans ve nöroekonominin tartışıldığı bir dünyaya doğru koştuğumuz şu günlerde, yeni dijital dönüşüm evresi, bundan önceki başka hiçbir gelişmeyle karşılaştırılamayacak ölçüde geleceğimizi şekillendirecektir.

YAZI HAKKINDA YORUMLAR
TİMDER Kurucu Üyesidir.