07 Mayıs 2015
Kökü, İngilizce motion (hareket) kelimesinden türeyen motivate (harekete geçirmek, sevketmek) kaynaklı motivation dilimize motivasyon olarak girmiştir. Motivasyon bir şey yapma isteği olup kişilerin ihtiyaçları ve beklentileri tatmin olmadığı sürece bunlara ulaşmak için gösterecekleri her türlü dürtü, arzu ve çabayı ifade eder. Buradaki çaba, elde etmek istediğimiz şeyi ne kadar çok istediğimiz ile ilgili olarak değişkenlik gösterecektir. Eğer çok istersek elimizden gelenin en iyisini yaparak bu hedefe ulaşmaya çalışırız.
Elde edilmek ve ulaşılmak istenilen şeyler kalite ve miktar olarak sınırsız, kişisel imkan ve gelişimlerin ise sınırlı olması dolayısıyla geride her zaman ulaşılabilecek bir şeyler kalmaktadır. Verilen çabalarla elde edilen şeylerin tatminkar olmaması, ihtiyaç ve hedeflerin sağlanamamış olması, yarım kalmış işler kişilerin mutluluk düzeylerini etkileyecektir. Daha çok kazanmak, daha iyi yaşamak, daha iyi şeylere sahip olmak ve en önemlisi sağlıklı, mutlu olmak kişisel gelişme ve bunun sağladığı değerlerle olacaktır.
Abraham Maslow, 1908-1970 yıllarında Amerika’da yaşamış psikoloji profesörü olup hümanistik psikoloji üzerine büyük katkılar sağlamış ve ‘Maslow’s hierarchy of needs’ ihtiyaçların hiyerarşisi adlı eserini bizlere bırakmıştır. Kitap bir çok dile çevrilmiş ve milyonlarca baskısı yapılmıştır. Maslow, insanların hayata bağlanabilmeleri için sahip olmaları gereken şeyin temel ihtiyaçlarının karşılanmasından başladığını ifade ederek, diğer ihtiyaç ve sahip olunacak şeylerin bunlar sağlandıktan sonra ortaya çıkan ve belli bir sırada yükselerek artan istekler olduğunu ifade etmiştir. Bu noktada kendisinin ve yakınlarının açlık, susuzluk, uyku gibi ihtiyaçlarını karşılayabildiğini görmek ve birçok tehlikeden uzak güvenli bir şekilde yaşayacakları bir ortama, bir işe ve gelire sahip olmak insanoğlunun ilk sahip olmak istediği şeylerdir. Temel ihtiyaçlarını karşılamış kendisini ve yakınlarını güvencede gören kişi bundan sonra etrafı ile ilişkiler kurarak bir yere ait olmak ve kabul edilmek için çaba harcamaya ve sosyalleşmeye, dost, arkadaş edinmeye gayret edecektir. Buraya kadar ifade etmeye çalıştığımız kişilerin temel ve vazgeçilmez ihtiyaçları olup, herkes için geçerli ve ortaktır. Bundan sonraki talepler ise; ortak ihtiyaç olmaktan çok, kişilerin kendi beklenti ve hedeflerine bağlı olarak değişecektir. Toplum içinde kazanılacak prestij, yeterlilik, kabul edilme, kendini gerçekleştirme gibi daha üst değerlere ulaşma isteği, doğrudan doğruya kişinin bilgi, beceri seviyelerinin yanında motivasyon düzeyi ile ilgili olup, bu isteği muhtelif alanlarda gerçekleştirmek mümkündür. Bireysel olarak ele alındığında örneğin iş hayatında patron veya yönetici olarak toplumda, siyasette, kamuda daha üst kademelere ulaşarak, lider olarak, sanatta büyük projeler ve eserler yaratmak suretiyle gerçekleşebilir.
Bizim burada üzerinde duracağımız konu ise iş hayatında çalışanların motivasyonuyla ilgili olacaktır. Motivasyon kurumsal işletmeler için iş yapabilme isteği ve gücü anlamına gelmekte olup, tek tek çalışanların motivasyonlarının belirli bir hedefe yöneltilmesi kurumsal başarıda büyük rol oynayacak sinerjik bir güç haline dönecektir. Motivasyon konusunda iş dünyasına büyük katkılar sağlayan psikolog Frederic Herzberg (1923-2000, ABD) kişilerin motivasyonlarına doğrudan tesir eden ve bunlara yardımcı olan faktörler olduğunu ifade ederek bunları şu şekilde açıklamıştır.
Doğrudan motive eden faktörleri sorumluluk, başarılı olma, tanınma, ilgi duyma ve ilerleme olarak sayarken, yardımcı faktörleri ise şirket politikaları, çalışma şartları, ücretler, iş güvenliği, iş ilişkileri başlıkları altında toplamıştır. Burada dikkat edilmesi gereken, doğrudan motive edenlerin kişilik ile ilgili olması ve iç etkenler şeklinde kabul edilmesidir. Kişinin tamamen iç dünyasından gelen ve hiçbir dış tesir altında kalmadan karar vereceği değerler olup kendi isteği doğrultusunda hedeflere ulaşmak veya ulaşmamayı seçmesi kişinin başarısında büyük rol oynayacaktır.Daha iyi olma arzu ve istekleri kişiye bu değerlere sahip olma konusunda güçlü bir motivasyon sağlayacak, sorumluluk alacak ve başarılı olmak isteyecektir.
Motivasyona destek olan yardımcı faktörler ise tamamen dış kaynaklı olup kendi kararları dışında gerçekleşmiş veya oluşabilecek şeylerdir. Herzberg kişinin içinden gelen duyguların her zaman dış etkenlerden güçlü olduğunu söylemiş, eğer kişi bir yere ulaşmak istiyorsa, bir şeyler istiyorsa kendi iç sesini dinlemesinin başarmada çok güçlü bir motivasyon olacağını açıklamıştır. Victor. H. Vroom (1932, Kanada) ise motivasyon konusunda kişinin beklentilerinin çok önemli olduğunu ve hedefin değerine göre motivasyonun artıp azalacağına işaret etmiştir. Başarabileceğine inananların motivasyonunun, inanmayanlara göre çok daha fazla olacağı aşikardır. Aynı şekilde yüksek değerli veya kıymetli bir şeye sahip olmayı kendine hedef almış bir kişinin motivasyonu da güçlü olacaktır.
Aslında gerek Maslow gerekse Herzberg ve Vroom insanların her zaman bir hedeflerinin olduğunu, ihtiyaçlarını karşılamak, itibar kazanmak veya bir şeyi elde etmenin, ancak belirli bir çaba harcamakla, bir şeyleri başarmakla mümkün olabileceğini ifade ederek bunun için gerekli olan şeyin motivasyon olduğunu söylemekteler. İhtiyaçlar, beklentiler, dış ve iç etkenlerle şekillenen hayatımızda önce var olmak, sonra mutlu olmak, daha sonra da kendimizle yarışarak başarılı olmak ve yaşadığımız yakın çevremize ve topluma faydalı olmak, katkı sağlamak için motivasyona her zaman ihtiyacımız olacaktır. İnsanların burada iki farklı düşünce içerisinde hareket ettiklerini belirtmemiz gerekiyor. Birinci grup insanlar, başarılı olmak isteyenler olup, başarma arzusu ileriye bakma ve pozitif enerji ile dolu proaktif kişilerdir. İkinci grup insanlar ise başarısız olmak istemeyenler olup, aslında birinci grup ile bir farkları yok gibi olmakla beraber, öncelikle kaybetmek istemezler, geriye bakarlar, enerjileri göreceli olarak daha az olup, reaktif kişilerdir. Başarıların değerlenmesi konusunda bakılacak en basit şey ise; kişinin başlangıç noktasındaki durumu ile ulaşmış olduğu durum arasındaki kazanımlar farkı olacaktır. Ayrıca kişinin ulaştığı nokta ile konulan hedef arasındaki farklılıklar da başarının değerlendirilmesindeki diğer husustur. Değerlendirmenin neye, kime, hangi duruma göre yapıldığına ve sonucun farklı kişiler için farklı değerler ifade etmesine bağlı olarak başarı izafi olacak, yani kişiden kişiye değişik anlaşılacaktır. Bunun yanında kişinin başarıların geçici olduğunun bilincinde olması, başarılan şeyler geliştirilmedikçe başkaları tarafından geçileceğini bilmesi ve unutmaması gerekir.
Bu sebeble kendi başarı ve geleceğimizi başkalarının gayretine bırakmadan, çıtayı daima yükselterek çalışmak öğrenmek ana hedefimiz ve motivasyonumuz olmalıdır.
Bu yazımızı yine kısa bir hikaye ile bitirelim.
Amerikan bilgisayar devi Japon üreticileri denemek ve daha sonra ileride de çalışabilmek için bir deneme siparişi vermeye karar verir ve bu siparişini ileterek isteklerini belirtir. Siparişi kabul eden Japon firma ile ayrıntılı özellikler saptanırken Amerikalılar hatalı parçaların sınırını her 10.000 parçada 3 parça olarak belirtir. Teslimat ulaştığında yanında bir de mektup vardır.
Biz Japonlar Kuzey Amerika çalışma usullerini anlamakta zorlanıyoruz. Yine de her 10.000 parça için 3 hatalı parça yapıp, ayrıca paketledik. Umarız bu sizi memnun eder.