17 Mart 2016
Ülkeler arasındaki ticari duvarların kalkması, son dönemde dünya ticaretinde büyük rekabet yarattı. Ülkelerin birbiri ile olan alışveriş hacmi önemli ölçüde artttı. Ticaretin serbestleşmesi, ülkelerin önüne, dünyanın en uzak bölgelerine dahi mal ve hizmet ihraç ederek ekonomik büyüme sağlama gibi bir imkan sundu. Bu kapsamda baktığımızda fuarlar, serbest ticaretin dünyamıza kazandırdığı en önemli pazarlama ve tanıtım ortamlarından biri haline geldi. Fuarları, 20. yüzyılın son çeyreğinde yaygın olarak kullanılmaya başlamış olmamıza rağmen, fuarcılığın kökeni çok eski tarihlere dayanıyor.
Tarihte bilinen ilk fuar, Kral Dagobert tarafından Paris yakınlarındaki St. Denis banliyösünde 629 yılında kurulan “Foire de Saint Denis” olarak bilinse de; modern anlamda fuarcılığın başlangıcı yani günümüzdeki şekliyle düzenlenen ilk büyük fuar 1851 yılında Londra’da Hyde Park’ta gerçekleştirildi.
Fuarların Türkiye’deki başlangıcı da Avrupa ile benzerlik taşısa da gelişimi çok daha yavaş oldu. Türkiye tarihine bakıldığında bilinen ilk uluslararası fuar “Sergi-i Osman”dı. İstanbul’da 1863 yılında düzenlenen fuarda Avrupa ülkelerine ait sanayi ürünleri ile birlikte yerli ve yabancı toprak ürünler sergilendi. Ülkemizin 1920’li yıllarda sanayi ile tanışmaya başlamasıyla birlikte panayır alanlarında küçük çaplı bölgesel sergiler kurulmaya başladı. 1940’lı yıllara doğru sanayinin gelişmesine paralel olarak bu panayırların yerini daha geniş kitlelere hitap eden fuarlar aldı. 80 yıllık geleneğimiz İzmir Enternasyonal Fuarı, bu geçişin en önemli tanığı ve aktörü. Türkiye’nin ilk fuarı olan ve özellikle 1970 ve 80’li yıllarda ülke ihracatına ve tanıtımına büyük katkılar sağlayan İzmir Enternasyonal Fuarı’na, bu gelişimin lokomotifi demek yanlış olmaz.
Bugün baktığımızda fuarlar, teknolojideki hızlı ilerlemeye rağmen satış ve pazarlamanın en dinamik ve efektif unsurlarından biri olarak günümüzde hızla gelişmeye devam ediyor.
1970’li yıllarla beraber bölgesel fuarlar dışında özellikle büyük kentlerde ihtisas fuarları niteliğinde birçok fuar açılmaya başladı ve uzmanlık alanlarına giren malların tanıtım ve pazarlaması yapıldı. Doğrudan sektörle ilgili alıcı ve satıcıları bir araya getirdiği için de dünya genelinde ihtisas fuarlarına ciddi bir yönelme olduğu gözleniyor.
1980’li yıllara gelindiğinde ise fuarcılık konusunda bir adım daha ileri gidildi ve fuarlar ithalat-ihracat ilişkilerinin olmazsa olmaz bir parçası haline geldi. Fuarcılık sektörü ülkemizde özellikle 1990’larda ilerleme kaydederek düzenlenen fuarların ve organizatör firmaların sayısı arttı.
21’inci yüzyıla geldiğimizde ise tüm pazarlarda oldukça yoğun bir rekabet yaşanıyor. Bu tip gelişim ve değişimlerin yaşandığı bir dönemde artık tüketicilerin zihninde farklı bir konum ve değer yaratabilen işletmeler pazardaki paylarını koruyabiliyor.
Firmalar açısından, yürütülen pazarlama ve tanıtım aktiviteleri önemli bir rol üstleniyor. Fuarlar ise mevcut pazar ortamında firmalara oldukça önemli avantajlar sunuyor, hem pazarlama hem de tanıtım aktivitelerini bir arada yürütmelerine olanak sağlıyor. Ticari ihtisas fuarları üreticilerin ve tüketicilerin belli zaman ve mekan dilimi içerisinde buluştukları bir pazar niteliği taşıyor ve fuarların belirli bir konuya yönelik olması katılımcı firmalara “ilgili talebi” doğrudan, kısa sürede ve en etkili biçimde yakalama imkanı veriyor. Bu sayede hem satış hem tanıtım açısından önemli kazanımlar elde ediliyor. Fuarlar katılımcıların satış grafiğinin bire bir pazarlama ilişkileri ile yükselmesine aracılık ediyor.
Fuarların sektörlerin gelişimine de katkı sağladığı yadsınamaz bir gerçek. Yenilikleri takip etmek, kendinizi geliştirmek, ileriye dönük adımlar için bir öngörüye sahip olmak anlamında fuarlar; müşterileriyle üreticileri buluşturan bir köprü görevi görüyor. Fuar organizasyonları, sektördeki pek çok firmayı buluşturarak rakiplerini izleme olanağı da sunuyor. Aynı zamanda farklı kültürleri buluşturarak bir yandan da ülke tanıtımı açısından katkı sağlıyor. Fuarcılık konusunda ülke ekonomisine katkı anlamında en başarılı örnek sanırsam Almanya’dır, fuarcılığı bacasız sanayi haline getirebildiler. Farklı sektörlerdeki fuarların neredeyse tamamını Almanya organize ediyor. Ülkelerini kalkındıracak gelir elde ediyorlar.
Bu kapsamda ülkemizin sayılı uluslararası fuarları arasında yer alan UNICERA Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı’nın, bir parçası olduğumuz lokomotif sektörümüz olan inşaat sektörüne katkısı ölçülemez bir boyuttadır.
Sektöre düzenlendiği 5 gün boyunca bayram coşkusu yaşatan UNICERA’nın hızla gelişen ve değişen teknoloji ve moda trendlerinin sergilenmesi açısından bir vitrin görevi görüyor olması, sektörün bir parçası olarak bizlere sonsuz mutluluk veriyor.
Ülke ekonomisine ciddi bir katkı sunabilecek olan fuarcılığın devlet politikası haline getirilmesinin öneminin altını çizmek ve bu alanda yaratıcısı olduğumuz UNICERA Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı’yla bu alanda üzerimize düşen ne ise seve seve yerine getirmek için hazır olduğumuzu tüm kamuoyuna bildirmek isterim.