13 Temmuz 2023
“Yapamam” değil, “denerim” diyebilen, değişebileceklerini, değiştirebileceklerini ve gelişip geliştirebileceklerini fark edip yeni yollar arayan kişiler mutlu kişilerdir.
Peki, bu mutlu kişiler hayata nasıl bakıyor da hem mutlu hem de başarılı olabiliyor?
Denerim deyip çabalayan ve yeni yollar bulmaya çalışan kişilerin mutluluğa bakış açısının koçluk becerileri ile zenginleştirilmiş olduğunu görüyoruz. Bakış açısı dünyayı algılayışımızı belirleyen, sınırlarımız ve imkanlarımıza dair inançlarımızı programlayan, faaliyet ve etkileşimlerimizdeki değişkenleri tanımlayan, aldığımız sonuçları etkileyen alışkanlık haline gelmiş düşünce biçimidir. Mutluluğa koçluk bakış açısıyla bakmak demek kendisinden, başkalarından ve dünyadan olumlu beklentileri olmak anlamına geliyor.
Olumlu beklentilere sahip olmak, potansiyel ve olasılıklar üzerine çalışmak demek. Olumlu beklentiler, içerisinde birçok farklı kavramı barındırır. Bunlardan en önemlileri iyimserlik, umut, önemseme, defansif kötümserlik, öğrenme arzusu/öğrenen odaklı yaklaşımdır.
“İyimserler herhangi bir engelle karşılaştıklarında çözüm arayarak yollarına devam etmeye çalışırlar.”
İyimserlik, herhangi bir sürecin olumlu sonuçlanacağına dair inançtır. İyimserler herhangi bir engelle karşılaştıklarında çözüm arayarak yollarına devam etmeye çalışırlar, onları kötümserlerden ayıran en önemli özellik de budur, bu özellik umudu da besler.
Umut, geleceğe yönelik bir hedef doğrultusunda irade ile ilerlemektir. Umut için üç temel öğe gereklidir; uğrunda çaba gösterilecek bir amaç, amaca yönelik çaba gösterirken destekleyen irade ve amaca götüren yol/yöntem.
Önemseme, mutluluğa koçluk bakış açısıyla bakan bir kişi gerçekten diğerlerini önemser. Sorunlarına ve isteklerine duyarlı davranır, çevresiyle ilgilidir.
Defansif kötümserlik, bir amaca yönelik olarak sonuçta başarılı olmanın yanında başarısız olmayı da düşünerek, olası kötü senaryoları düşünerek önlem almaktır.
- Amacım ne?
- Başarırsam ne olur?
- Başaramazsam ne olur?
- Önüme hangi engeller çıkabilir ve bu engelleri nasıl aşabilirim?
Öğrenme arzusu, mutluluğa koçluk bakış açısıyla bakan bir kişinin, başkalarının gelişimini ve öğrenmesini desteklemek adına gerçek bir arzusu vardır ve aynı zamanda kendi gelişimine de büyük önem göstermektedir.
Öğrenen odaklı yaklaşımı seçtiğimiz zaman, açık fikirli, esnek, cevap vermeye hazır ve inisiyatifli oluruz; kendimizi ve diğerlerini kabul ederiz. Yaptığımız her şeyin tam sorumluluğunu üstleniriz. “Öğrenen kişiliğimiz” yaşadığı her bir deneyimi keşfetmek ve öğrenmek için bir fırsat olarak görür. “Yanlış”ı aramak yerine “doğru”yu görmeye odaklıdır.
Yargılayan odaklı yaklaşımı benimsediğimizde, esnek değilizdir; sorunlara odaklanırız, tepkici oluruz ve suçlamaya veya şikayet etmeye yatkın oluruz. Kendimize ve başkalarına karşı yargılarda bulunuruz. “Yargılayan kişiliğimiz” yeni deneyimlerden korkar, kendini tehdit altında hisseder ve yeni öğrenmelerden ziyade kendini korumakla meşgul olur. “Doğru”yu görmek yerine “yanlış”ı aramaya odaklıdır.
Yargılayan odaklı yaklaşımdan öğrenen odaklı yaklaşıma geçmek için üç adımlık bir süreci şu şekilde sıralayabiliriz;
- Farkında olun. Kendinize sorun: Yargıç görevinde miyim? Olmak istediğim yer burası mı? Bu beni istediğim sonuçlara götürecek mi?
- Seçenekleri keşfedin: Nerede olmak isterdim? Oraya nasıl ulaşabilirim? Bu konuda başka nasıl düşünebilirim? Şu anda önümüzdeki seçenekler neler?
- Seçiminize bağlı kalın ve onu gerçekleştirin.
Unutmayın; soruna odaklandığınızda YARGILAYAN, çözüme ve neler yapabileceklerinize odaklandığınızda ÖĞRENEN taraftasınızdır.