10 Kasım 2020
Hayatımızı meşgul etmeye devam eden koronavirüs salgını, kişilerin özel ve iş hayatlarında kaygıya kapılmalarına ve strese girmelerine neden oluyor. Kişiler bir yandan sağlıkları ile ilgili tedirginlik yaşarken diğer yandan değişen çalışma modelleriyle birlikte azalan maddi imkânlar sebebiyle kaygılanıyor. Dolayısıyla koronavirüs döneminde kurumlarda belirsizlik, çalışanlarda ise mutsuzluk artıyor.
Bir kurumda yönetici veya işyeri sahibi iseniz, çalışanlarınızın mutluluğu ve refahı üzerinde doğrudan bir etkiye sahipsiniz demektir. Çalışanlarınızın yüksek performansla çalışabilmesi, doğru kararlar verebilmesi, stres ve sıkıntılarını yönetebilmesi ve kendilerini geleceğe hazırlayabilmeleri için zihinsel sağlıklarına ve mutluluklarına öncelik vermelisiniz.
Bir başlangıç noktası olarak, koronavirüs döneminde çalışanlardaki stresin ortak nedenlerini analiz etmelisiniz:
◉ Ben ya da ailemden biri hastalık kaparsa ne yaparım?
◉ Maaşımı almaya devam edebilecek miyim?
◉ Maddi sıkıntılar yaşayacak mıyım?
◉ Aileme bakabilecek miyim?
◉ İşimi kaybeder miyim?
◉ Gelecekte beni ve ailemi neler bekliyor?
Koronavirüsün çalışanların zihinsel sağlığı ve mutluluğu üzerindeki etkisini değerlendirmek, risk faktörlerini azaltmak, koruyucu faktörleri ise arttırmak gerekiyor. Yaşadığımız sıkıntılı dönemde çalışan refahı ve mutluluğu için adım adım yapılacakları ise şöyle sıralayabiliriz;
1) Değerlendirme yapın
Nereden başlayacağınızı belirleyin. Koronavirüs salgınının gidişatına göre zamanla durum değiştikçe acil veya uzun vadeli planlarınızı revize etmelisiniz. Yapılan planlar sürekli olarak gözden geçirilmeli ve değişen koşullara göre güncellenmelidir. İlk amacınız çalışanların kendini güvende hissetmesi için gerekli desteği teşvik etmektir. Bu nedenle ilk olarak çalışanlarınızın neye ihtiyacı olduğunu sorarak işe başlayın. Çalışanın kendisinde veya ailesinde bir rahatsızlık var mı, ihtiyaçları neler ve siz onlara nasıl yardımcı olabilirsiniz? Kurumlarının kendilerini düşündüğünü hisseden çalışanlar, kendilerini güvende hissedeceklerdir.
2) Planlayın
Salgın bir hastalıkla savaşıyoruz ama hayat hızla devam ediyor. Mevcut koşullar altında hedeflerinize ulaşmanın en iyi yolu nedir? Bu planı tek başınıza yapmayın, tavsiye almak için çalışanlarınızla, yöneticilerle veya güvendiğiniz meslektaşlarınızla mutlaka konuşun. Bu süreçte hepimiz yaşarken öğrenmek zorundayız. Kimin planlara dahil olması gerektiği, hangi kaynaklara ihtiyaç duyacağınız ve sürekli katılımı nasıl sağlayacağınızı düşünün. İlk planlamanız ekibinizle nasıl sürekli iletişim kurabileceğinize odaklanmaktır. Zamanla neye ihtiyaç duyulur ve hangi konularda yardım almalısınız? Hükümet kaynaklarından etkin yararlanıyor musunuz? Meslek kuruluşlarının ve endüstri derneklerinin tavsiyelerini mutlaka inceleyin.
3) İlk adımı atın
Vakit kaybetmeden harekete geçin. Mesajlarınızın açık olduğundan ve herkesin kurumda neler olduğunu anladığından emin olun. Kilit yöneticileri ve çalışanları etkinlikleri desteklemek için sürece dahil edin. Çalışanların, henüz bir planınız veya çözümünüz olmadığını ancak bunun üzerinde çalıştığınızı bilmelerini sağlamak bile bir eylemdir, unutmayın!
4) Gözden geçirme
Planınızı ve ilerlemenizi sürekli gözden geçirin. Neler işe yaradı, neler geliştirilebilir ve sonra ne olabilir? Bire bir görüşmelerde ve ekip toplantılarında tartışmalar yoluyla konulara giriş yapın. İlk anlatan siz değil, çalışanlar olsun. Bu davranış daha sonra yeniden değerlendirmeye, gelecek planlara ve diğer eylemlere yol açacaktır.