04 Mayıs 2021
2020 yılının ana gündemini oluşturan koronavirüs salgını geldiğimiz noktada hala etkisini sürdürüyor. Yasaklar, normalleşme süreçleri, aşı tartışmaları, sokağa çıkma kısıtlamaları, risk haritalarındaki güncellemeler artık günlük rutinimizin ve sohbetlerimizin bir parçası. Koronavirüs yaşam şeklimizi değiştirirken ticari hayat üzerinde de önemli etkiler gösteriyor. Ülkemiz genç nüfus oranı ve değişimlere adapte olma hızıyla zaten bir süredir dijitalleşme yolunda hızla ilerliyordu. Salgınla birlikte alışma süreci daha da hız kazandı ve artık online toplantılar, evden çalışmalar, e-ticaret hayatımızın ayrılmaz parçası haline geldi.
Teknolojiden uzak duran, yüz yüze sohbeti yeğleyen ileri yaş grubu dahi bu süreç içerisinde evden çıkamadığı için sevdikleriyle online olarak görüşmek durumunda kaldı ve teknolojik cihazlarla haşır neşir olmaya başladı. Bu değişim koronavirüsün ortadan kalkışıyla birlikte yok olmayacak, alışkanlıklarımız arasında kendine yer edindiği için bizimle birlikte var olmaya devam edecek.
Dijital süreçlere hızlı adapte olan firmaların yükselişine tanıklık ettik
Yaşadığımız bu süreçte dijital süreçlere hızlı adapte olan firmaların yükselişine tanıklık ettik. E-ticaret hiç olmadığı kadar tercih edildi, büyük küçük bütün ihtiyaçlar için ilk tercihimiz alışveriş siteleri oldu. Farklı kategorilerde hizmet veren e-ticaret siteleri ihtiyacı hızlı öngörerek gıda sektörüne yöneldi ve ürün gamlarını bu doğrultuda güncelledi. Hızlı teslimat yapan gıda odaklı girişimler öne çıktı, birçok market de bu rekabetten geri kalmamak adına araç filosunu ve çalışan sayısını artırdı.
Firmaların yapılarını ve yeniliklere adapte olma hızlarını gözden geçirmeleri şart
Sürecin e-ticarete sağladığı en büyük katkılardan biri de, e-ticarete karşı temkinli olan, ödeme yöntemlerine, ürünlerin kalitesine güvenmeyen kitlenin, gardını indirmek zorunda kalarak deneyimin bir parçası haline gelmesi oldu. Pratiklik, kampanya ve indirim avantajları, ürün çeşitliliğinin fazlalılığı ve temassız ödeme gibi birçok avantaj sağlayan e-ticaretle tanışan bu yeni kitle koronavirüs salgını sona erdikten sonra eski alışkanlıklarına geri dönmeyecektir. Bu açıdan salgının önemli değişiklikleri tetiklediği aşikar. Burada şirketlere düşen en önemli görev; sürekli olarak kendilerini güncellemeleri, dönemi iyi takip ederek süreç yönetimini bu doğrultuda yapmaları, rakip analizlerini geciktirmemeleri ve her konuda hızlı aksiyon alabilecekleri bir yapıya evrilmeleri. Geleneksel bürokratik anlayışlarla yönetilen, hızlı karar opsiyonları olmayan firmalar bu süreci zarara uğrayarak hatta sektörden silinerek geride bırakacaklar. Bu gerçekten hareketle firmaların yapılarını ve yeniliklere adapte olma hızlarını gözden geçirmeleri şart.
Mağaza ziyaretçilerini artırmanın yolu dijital kanallardan geçiyor
Mağazacılık sektörü için de aynı durumun geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal medyayı, dijital platformlardaki çalışmaları önemseyen, bütçesinde geleneksel reklamın yanı sıra dijital reklama da yer ayıran firmalar cirolarını hızla artırıyor. Müşteri memnuniyetinin ne kadar büyük önem taşıdığını ve en ufak bir şikayetin dahi firmanın imajı üzerinde derin izler bırakabileceğini örnekleriyle görüyoruz. Bu nedenle mağazacılık sektöründeki firmaların Google üzerindeki yorumlarına, sikayetvar.com gibi platformlardaki şikayetlere kulak vermeleri, bu bildirimleri yanıtsız bırakmamaları ve yorumları olumluya döndürmek için çaba sarf etmeleri gerekiyor. Bugün alışveriş yapacak, hizmet alacak tüketici öncelikle firmayla ilgili ön araştırma yapmayı tercih ediyor, yorumlara ve şikayetlere bakarak kararını veriyor. Günümüzde mağazacılık sektörünün kullanabileceği pekçok dijital yenilik mevcut, SEO ve SEM’i iyi bilen altyapısını bu doğrultuda güncelleyen, sosyal medyasını aktif kullanan, konum odaklı reklamlara ağırlık veren firmalar dijital aramalarda rakiplerinin önüne geçmeyi başarıyor. Özellikle konum bazlı reklam çalışmaları mağazaya müşteri çekmek isteyen işletmelere büyük fayda sağlıyor. Google Ads’in mağaza ziyaretlerini artırmaya yönelik geliştirdiği sistemle verdiğiniz reklamları gördükten sonra ziyaret gerçekleştiren kitlenin ortak özelliklerinden yola çıkılarak, sonraki süreçte verilecek reklamlar için çok daha sağlıklı bir hedef kitle saplaması yapılmış oluyor ve bütçeniz en iyi şekilde kullanılıyor. Bu yöntemle mağazanıza en fazla ziyaretçi getiren anahtar kelimeleri de saptayarak farklı mecralarda da bu verilerden yararlanabiliyorsunuz. Üstelik dijital mecralarda öne çıkmanın maliyetinin, çalışmaların etkisi göz önüne alındığında son derece uygun olduğunu söyleyebiliriz. Rekabetten geri kalmak istemeyen firmaların konusunda uzman kuruluşlardan destek almaları veya bünyelerinde uzmanlığı olan çalışanlar bulundurmaları şart. Dijital platformlar çoğunlukla müşterinin karşısına ilk kez çıktığınız mecralar ve ilk izlenimin etkisi yadsınamaz.
Evden çalışmanın eskiye oranla daha sık tercih edileceği aşikar
Pandemi sürecinde birçok şirket evden çalışma yöntemini benimsedi, iş yapış şekilleri online sisteme göre yeniden düzenlendi. Bu durum çalışanlarda önemli bir motivasyon sağlarken, işveren açısından da ofis giderlerinin azalması başta olmak üzere birçok açıdan yüksek verim sağladı. Çalışanlar açısından evden çalışmanın en büyük dezavantajı çalışma saatlerinin içiçe geçmesi, mesailerin uzaması ve toplantıların geç saatlere kaydırılması oldu. Durumu suistimal eden şirketler evde olduğunu bildiği çalışanına yoğun bir iş yükü yükleyerek ekstra mesai yapmasına neden oldu. Çok yeni ve henüz alışılmadık bir süreç olduğu için yaşanan bu tarz aksaklıkların evden çalışma kavramı tamamen yerleştikten sonra ortadan kalkacağına ve daha planlı olarak uygulanacağına inanıyorum. Bundan sonraki süreçte ofis hayatı tamamen ortadan kalkmasa dahi evden çalışmanın eskiye oranla daha sık tercih edileceği aşikar. Artık kimse günde 2-3 saatini trafikte, toplu taşımada geçirmek sonrasında da plazalara kapanmak istemeyecektir.