Hukuken

Yeni Düzenlemeler Işığında Konkordato

09 Eylül 2019

Konkordato ilk defa 1850 tarihli Kanunname-i Ticaret ile hukuk hayatımıza girmiş ve 1929 yılında kabul edilmiş olan ilk İcra ve İflas Kanunumuzdan itibaren, hukukumuzda varlığını sürdürmüş olan bir kurumdur. Bu kurum, kaynağını 11.04.1889 tarihinde kabul edilen ve 01.01.1892 tarihinde İsviçre’de yürürlüğe girmiş olan ‘Borç için Takip ve İflas Hakkında Federal Kanun’da bulmaktadır.

Konkordato, elinde olmayan nedenlerle, işleri iyi gitmeyen ve mali durumu bozulmuş olan dürüst borçluları korumak için kabul edilmiş bir müessesedir.

Konkordato, İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 285 ile 309. maddeleri arasında düzenlenen ve mali durumu bozulmuş olan borçlular ile bu durumda olan bir borçlunun alacaklılarını korumayı amaçlayan bir uygulamadır. Konkordato, “dürüst bir borçlunun, alacaklılarının belli bir çoğunluğu ile yaptığı ve ticaret mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eden bir cebri anlaşma olup, bununla alacaklılar, borçluya borcunu ödeme konusunda belli bir süre verirler, borçlunun bu süre içinde, borcunun kabul edilen kısmını ödemekle borçlarının tamamından kurtulmasını sağlayan bir hukuki müessesedir.”  Yani mahkeme denetiminde, borçluların alacaklılarıyla anlaşması ve kanunda öngörülen şartlar altında alacaklıların kabul edeceği şekilde borçlarını ödemesini amaçlar. Alacaklılar açısından ise, konkordato ile haciz ve iflasın gerektirdiği masrafları yapmadan ve yine diğer alacaklılar ile eşit oranda alacaklarına kavuşma imkanı getirilmektedir. 

Bu kurum hem borçlunun hem de alacaklıların lehinedir. Gerçekten, konkordato sayesinde borçlu iflasa tabi ise iflastan ve onun bütün hukuki ve cezai sonuçlarından kurtulmuş olur. Eğer borçlu iflasa tabi değilse, bütün malvarlığının alacaklıları tarafından haczedilip sonunda satılmaları sonucunda, borçlularından kısmen kurtulur ve alacağını kısmen ya da tamamen alamamış olan alacaklılarının da cebri icra tehdidiyle hayatını sürdürmeye çalışır.

Bu kurum alacaklıların da lehinedir. Çünkü konkordato ile alacaklılar haciz ve iflasın gerektirdiği masrafları yapmadan ve dolayısı ile daha fazla ölçüde alacaklarını elde ederler.

Hem borçlu (İİK. m.285/I) hem de alacaklılar (İİK.m.285/II) konkordato talebinde bulunabilirler. İflasa tabi olsun olmasın tüm borçlular konkordato talebinde bulunabilirler. Eskiden iflasa tabi olmayan borçluların da konkordato sürecinin başarısız olması halinde iflasına karar veriliyordu. Konkordato talebine ilişkin olarak yapılan en önemli değişiklik iflasa tabi olmayan borçluların konkordato talebinde bulunduktan sonra, konkordato süreçlerinin başarısız olması halinde, “iflas kararı” verilemeyecek olmasıdır.

Konkordato hangi mahkemeden talep edilebilir?
Konkordatoda yetkili ve görevli mahkeme; iflasa tabi olan borçlu için “154’üncü maddenin birinci veya ikinci fıkrasında” yazılı yerdeki, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir.

Adi Konkordato
Uygulamada en çok karşımıza çıkan konkordato çeşidi Adi Konkordatodur. Adi konkordato; borçlunun iflasına karar verilmeden önce başvurulabilecek bir yoldur.

Borçlu veya iflas isteyebilecek bir alacaklı icra mahkemesine dilekçe ile başvurup konkordato teklifi (projesi) verebilir. Borçlunun, teklifine ayrıntılı bilançosunu ve gelir gider tablosunu da eklemesi gerekir.

Yeni düzenlemeler ışığında konkordatonun temel aşamaları şu şekildedir:

◉ Konkordato teklifi verildikten sonra icra mahkemesi, konkordatonun şartlarının mevcut olduğunu görürse, derhal en çok üç aylık olmak üzere geçici mühlet kararı verir ve birkaç konkordato komiseri atar. Mahkeme bu üç aylık süre dolmadan borçlunun veya geçici komiserin yapacağı talep üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatabilir ancak her halde verilecek olan bu sürenin toplamı beş ayı geçemez.

◉ Geçici mühlet aşamasından sonra kesin mühlet aşaması başlar. Mahkeme, kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde verir. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir.

◉ Bu kararla birlikte mahkeme, yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı takdirde geçici komiser veya komiserlerin görevine devam etmesine karar verir ve dosyayı komisere tevdi eder. Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa, mahkeme gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Ancak bu süre 6 aydan fazla olamaz.

Atanan bu komiserler, alacaklıları toplantıya çağırır ve alacaklılar bu toplantıda, konkordatonun kabul veya reddine karar verirler. Alacaklıların konkordatoyu kabulü üzerine, konkordato ticaret mahkemesinin tasdikine sunulur. Ticaret mahkemesi, konkordatoyu tasdik ederse, konkordato hüküm ve sonuçlarını doğurmaya başlar.

YAZI HAKKINDA YORUMLAR
TİMDER Kurucu Üyesidir.