07 Ağustos 2014 Perşembe
Son yıllarda iç pazarda ekonomik büyümeye paralel canlanma yaşayan yapı ve yapı malzemeleri sektörü, dış pazarları da zorluyor. Sektör, yurt içinde ve yurt dışındaki yeni fırsatları değerlendirmek için inovasyon arayışında. Bu arayış ve mevcut durum İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) gerçekleştirilen ‘Yapı ve yapı malzemelerinde üretim, uygulama ve pazarlama konularında inovasyon’ toplantısında gündeme getirildi.
İTO Toprak Ürünleri Meslek Komitesi’nin düzenlediği zümre toplantısında iş dünyasının ve sektörün önemli isimleri bir araya geldi. Sektör temsilcileri üretimden pazarlamaya her aşamada inovasyon konusunda tespitlerde bulundu.
Toplantının açılış konuşmasını yapan İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gökhan Murat Kalsın, sektörel toplantıların ülke ekonomisi için çok önemli bir fikir platformu olduğunu belirterek, “Bu toplantılar sayesinde kafa kafaya veriyor, fikir alışverişinde bulunuyoruz. Ortak akıl etrafında buluşmak için gayret ediyoruz” dedi. Kalsın, ayrıca Eminönü bölgesindeki çalışmalarda gelinen süreç ve son duruma dair bilgi verdi.
Yapı malzemelerinde standartları ve kaliteyi arttırmada inovasyon önemli. Dünya hızla değişiyor. Değişime ayak uydurmak yeni fikirler ister. İnovasyonun bir bölümü enerji verimliliğine ayrılmalı. Türkiye, Avrupa’da İtalya ve Fransa’dan sonra en büyük seramik üreticisi. Ülkemiz, 380 milyon metrekareden daha fazla seramik üretme yeteneğine sahip. Ancak bunun 130-140 milyon tonunu iç tüketimde kullanıyoruz. Geriye kalanını ihraç etmek zorundayız. Ama yapı sektörü bazen çok ucuz olduğundan bazen de yüksek kalite umuduyla yabancı seramiğe itibar ediyor. İthalat mutlaka azaltılmalı. Yapı malzemesi veya yapı üretiminde yerli üretim geliştirilmeli.
İnşaat sektörü ihracatımız açısından son derece önemli. Geçen yıl Türkiye yüzde 4, inşaat sektörü ise yüzde 7.1 büyüdü. Dünya yurt dışı müteahhitlik sektöründe Türkiye Çin’den sonra ikinci sırada. Türkiye bu zamana kadar 280 milyar dolarlık iş aldı. Önümüzde çok büyük bir potansiyel var. İnşaat sektöründe başlıca ihracat pazarları Irak, Mısır, Libya, BAE ve Cezayir. Özellikle Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika’da güçlüyüz. Bunu iyi değerlendirmeliyiz. Çünkü yurt dışı müteahhitlikte alınan her yeni iş demir çelik sektöründen, ağaç ve orman ürünlerine, plastiğe, seramiğe, cama, çimentoya, ev tekstiline kadar her konuda birçok sektörde ihracatın önünü açıyor. Mutlaka ihracatımızın birim maliyetini yükseltmeliyiz. Bunun için de inovatif üretim yapmalıyız.
Ülkemizde yapılan projeler dünya standart ortalamasının üzerinde. Yurt dışında faaliyet gösteren firmalarımız iş hacmi bakımından Çin’den sonra ikinci sırada. Yapı malzemelerinde standartlarımızı daha da artırmak için sürekli inovasyon çok önemli. İnşaat sektörüne giriş çok kolay. Hele hele yap-sat iyice çığrından çıktı. 100 bin lira sermayesi olan 100 milyonluk işe giriyor. Hiçbir hesaba kitaba girmeyen oranlarda arsa alıyorlar, satışa çıkıyorlar. Satabilirlerse bitirecekler, satamazlarsa malzeme aldıkları yerlere ödemelerini yapamayacaklar.
Türkiye inşaat sektöründe dünya standartlarının üzerinde. Ancak gayrimenkul geliştirmede aynı konumda değiliz. Gayrimenkul sektörünün belirli uluslararası standartlara ulaştığı söylenemez. İç talebin büyümesi ve yabancı talep önemsenip ona göre proje üretilmeli. Kaynaklarımızı iyi değerlendirip pazarlamamız gerekir. Yabancılar için fiyat avantajı da var. Bütün illerimizde bu talebi doğuracak projeler üretirsek satış imkanı da olur. Geliştirilen projeler, 50 yılı kapsamalı, geleceği kuşatmalı. Binalar geleceğin ihtiyacını karşılıyor mu? Bu ciddi şekilde araştırılmalı. Ürün malzeme kullanım danışmanlığı sektörünün de Türkiye’de doğması gerekir.
Önümüzdeki süreçte Türkiye’de sağlık ve eğitim alanında çok değişik yapılar inşa edilebilir. Bunun için de yeni malzemeler üretmek gerekiyor. İnşaat sektöründe en çok geliştirilmesi gereken alanlardan birisi inşaat müşavirliği. Türkiye bulunduğu coğrafyada birçok projeyi başarıyla yapabilecek kabiliyete sahip olmasına rağmen uluslararası hizmet veren müşavir şirketlerin sayısı sınırlı sayıda olduğundan inşaat ve yapı malzemeleri alanındaki fırsatları da kaçırıyoruz. Yapı malzemeleriyle ilgili inovatif açılımlarda enerji tasarrufu sağlayacak imkanlar gündeme getirilmeli. İzolasyon, yalıtım bunun en başında geliyor. Önümüzdeki dönemde Çin ve Hindistan dünya mal ve hizmet üretiminde çok iddialı hale gelecek. O nedenle bu ülkelerde enerjiyi daha verimli kullanabilmeleri açısından yapı sektörü alanında çok büyük bir pazar var.
TİMDER olarak riskleri azaltmayı planlıyoruz. Rusya, Çin ve bazı ülkelerde uygulanan bir model var. Türkiye’de de birkaç şirket bu şekilde çalışıyor. Bu çalışma, satıcılara ve müteahhit firmalara ciddi avantaj sağlıyor. Peki nedir bu düşünce? Bizim tabirimizle ‘inşaatı ileri kabada müşteriye satmak’. Müteahhit daireyi daha ucuz fiyatlarla rahat satar, alıcı da rahat alır ve içini istediği gibi yapar. Bizler de bir dairelik malzeme sattığımız için riski yaymış oluruz. Bir de büyük satışlarda kârlılık yüzde 2’lere düştüğü için daire bazında satışlar daha avantajlı olabilir.
2023 Enerji Verimliliği Strateji Belgesine göre kamu kuruluşlarının bina ve tesislerinde yıllık enerji tüketimi 2015 yılına kadar yüzde 10 ve 2023 yılına kadar yüzde 20 azaltılmalı. Sanayi sektöründe ise enerji yoğunluğu ve enerji kayıpları en az yüzde 15 azaltılmalı. Binaların enerji talepleri ve karbon emisyonları azaltılmalı. Yenilenebilir enerji kaynakları kullanan sürdürülebilir çevre dostu binalar yaygınlaştırılmalı.